İnanan insanların yıllarca sahiplendiği, başarılarıyla gurur duyduğu Zaman gazetesine neler oluyor? Ne oldu da işler bir anda tersine döndü? Nerede ve kimler tarafından hazırlandığı belli olmayan soruşturma dosyalarıyla, iddialar üzerinden itibar suikastçılığına yönelen Zaman gazetesi kimlere hizmet ediyor? Bizler “Hizmet Hareketi” olarak kendini ifade eden samimi insanların hizmetlerinden şimdiye kadar hep övgüyle bahsettik ve kuşku duymadık. Ama günümüz itibariyle tam bir hayal kırıklığı yaşıyoruz ve herkesin aklına gelen soruyu sormadan edemiyoruz: Acaba “Hizmet Hareketi” kimlere hizmet ediyor?
Geldiğimiz noktada tabii ki hareketin samimi duygularla İslam’a hizmet aşkıyla hareket eden geniş tabanını, harekete yön veren ve samimiyetleri konusunda şüpheler uyandıran yönetici kesimden ayırıyoruz. Hareketin samimi tabanından da artık iyiden iyiye siyasileşen ve ne yapacağı çok da kestirilemeyen yönetici elitlerini sorgulamalarını bekliyoruz. Bütün İslam âleminin ümidi haline gelen ve tüm Müslümanların dualarıyla destek verdiği siyasi iktidarı, liderini ve kadrolarını itibarsızlaştırma operasyonunda başı çeken Zaman gazetesi ve bağlantılı medya organları ne yapmak istiyor?
Bir taraftan “Hizmet Hareketi” hala siyasi olmadığını beyan edip dururken, beri tarafta medya organları her geçen gün montajcı kasetçilik, operasyonel şantajcılık, darbe heveslisi senaryoculuk görüntüsü vermekte, ülkemizin uluslar arası itibar sahibi kurumlarına zarar vermekte ve maalesef sadece kendi hareketlerini değil, bütün dindarları töhmet altında bırakmaktadır. Güya dini bir hareketin bu denli aktif siyaset içerisinde hem de seviyesizce taraf olarak dini ve dindarları “işte bunların hepsi böyle, hepsinin bu şekilde gizli ajandaları var, dini kullanıyorlar ama asıl amaçları farklı” töhmetinin muhatapları haline getirmeye kimin hakkı var? Tüm dindarları bu şekilde kuşku iklimine hapsedenler, dine zarar verdiklerini ve bunun hesabını asla veremeyeceklerini hiç düşünmüyorlar mı? Hani nerede “iman nurunu ön plana çıkarmak” prensibi, nerede “iman hakikatlerine zarar verir endişesiyle siyaset topuzunu hiçbir zaman kullanmama” anlayışı?
Özellikle son günlerde attığı manşetlerle ülkeyi kaosa ve belirsizliğe sürükleme niyetini açıkça ortaya koyan Zaman ve bağlantılı medya yazarlarının hem gazetelerde hem de sosyal medyada ağza alınmayacak galiz küfürlerle yaptıkları yayınlar hepimizi hayrete düşürüyor. Bunlar mı “altın nesil”, bunlar mı “hizmet erleri”? Alperenlik ruhuyla hareket edenler, tüm insanlığı vahyin saadet atmosferinde hoşgörü ve kardeşliğe taşıyacak olanlar?
Düne kadar desteklemekle övündüğünüz hatta iktidara gelmesinde en büyük payı sahiplendiğiniz insanlara karşı ne oldu da bir anda haysiyet cellatlarına dönüştünüz? Şu aşamada sizin samimiyetinize inanan kalır mı? Dostlarına böyle davranan insanlara hangi akıllı insan artık dost nazarıyla bakabilir? Bunları hiç düşünmüyor musunuz?
Bizler aziz milletimizi ve Müslümanların umut adası haline gelen ülkemizi batılı egemenlere ispiyonlayan, paradoksal bir şekilde hükümeti hem İrancı hem de El-Kaideci olmakla suçlayan, adeta bir ihanet girdabına kapılan ve ekonomimizi çökertmeye yönelik yayın politikalarıyla kendilerini açığa düşürenleri esefle karşılıyor ve her şeyi gören ve bilen Allah’a havale ediyoruz. Kaset şantajlarıyla ve sokak gösterileriyle siyasi suikast planlayanlara, darbeciliğe soyunanlara ve gizli ilişkiler içerisine girenlere ve insanların mahrem hayatlarını gözetleyenlere “ve mekerû ve mekerallah vallahu hayru’l-mâkirîn” ayetini hatırlatarak, Allah’ın bütün kötü niyetli planları boşa çıkaracağına inancımızın tam olduğunu bildirmek istiyoruz. Tarihi sorumluluğumuz adına bu yayın çizgisinde devam eden Zaman gazetesini ve bağlantılı yayın organlarını şiddetle kınıyor, bir kez daha Allah’ı ve ahiret gününü hatırlatıyoruz. Hareketin samimi tabanını da başta Zaman gazetesi olmak üzere darbeciliğe heveslenen medya yöneticilerini sorgulamaya ve protesto etmeye çağırıyoruz.
“Müslüman odur ki elinden ve dilinden bütün insanlar emindir” diyen Muhammedü’l-Emin’in ümmeti olarak Müslümanlardan emin olmak istiyoruz.